Amerika deyince aklınıza ne gelir bilmem ama benim için ilk sıralarda o dumanı tüten, yavaş yavaş pişen etlerin efsane kokusu var. Bir hafta sonu mangal yakıp arkadaşlarla, aileyle bir araya gelmek bizim kültürümüzde de çok önemli; ancak Amerikalıların barbeküye olan tutkusu bambaşka bir seviyede.
Onlar için bu sadece bir yemek değil, bir yaşam tarzı, bir sanat adeta. Saatler süren hazırlıklar, özel soslar, o etin pamuk gibi dağılması… Gerçekten deneyimlemeye değer bir lezzet şöleni.
Kimi zaman baharatlı, kimi zaman tatlı-ekşi notalarla damakları şenlendiren bu mutfak harikasını gelin birlikte daha detaylı keşfedelim!
Amerikan Barbeküsünün Kalbindeki Tutku: Sadece Et Değil, Bir Hikaye

Dumanda Yüzen Lezzetlerin Peşinde
Amerika’da barbekü dediğimizde aklımıza sadece ızgarada pişen etler gelmez; bu, başlı başına bir seremonidir. Sanki o duman, etin içine sadece lezzet değil, aynı zamanda anılar, kahkahalar ve dostluklar da işler.
Ben ilk kez Teksas’ta bir barbekü festivaline gittiğimde adeta büyülendim. Sabahın erken saatlerinden itibaren yakılan odun ateşleri, havayı saran o eşsiz is kokusu… Gözlerinizi kapatsanız bile o ambiyansı iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz.
Pişirilen etlerin her bir diliminde, o ustaların yıllar süren tecrübesinin ve sabrının izleri vardı. Benim için bu, sadece yemek yemek değil, bir kültürün içine dalmak gibiydi.
O kadar çeşitli soslar, o kadar farklı pişirme teknikleri var ki, her biri ayrı bir dünya. Gerçekten de insanı kendine hayran bırakan bir mutfak kültürü.
Yavaş ve Sabırlı Pişirmenin Sanatı: “Low and Slow”
Amerikan barbeküsünün altın kuralı, etleri düşük ısıda ve uzun süre, yani “low and slow” tekniğiyle pişirmektir. Bu yöntem, etin lokum gibi yumuşacık olmasını sağlarken, aynı zamanda dumanın lezzetini de iliklerine kadar çekmesini sağlıyor.
Bir keresinde bir pitmaster ile sohbet etme şansım olmuştu, bana etin her aşamasının bir “bebek gibi bakmak” olduğunu söylemişti. Sıcaklığı sürekli kontrol etmek, dumanın kalitesine dikkat etmek, eti düzenli olarak çevirmek ve nemlendirmek…
Bunların hepsi, kusursuz bir sonuç elde etmek için şart. Sanmayın ki bu sadece bir iş; hayır, bu bir aşk, bir adanmışlık. Benim de bu işe gönül veren bir arkadaşım var, sırf o meşhur Teksas brisketini yapabilmek için aylarca pratik yaptı, deneme yanılma yoluyla mükemmel sonuca ulaştı.
O etin pamuk gibi dağılmasını, o karabiberin ve dumanın harmanlandığı tadı damağınızda hissettiğinizde, tüm bu çabanın nedenini anlıyorsunuz.
Bölgelere Göre Değişen Barbekü Haritası: Her Lokma Ayrı Bir Keşif
Teksas’ın Brisket Tutkusu ve Kuzey Carolina’nın Sirke Sosları
Amerika’nın barbekü haritası, bir yemek haritasından çok daha fazlası. Her bölgenin kendine özgü bir karakteri, kendine has bir tadı var. Teksas, bildiğiniz gibi brisket’in (dana döş eti) başkenti.
Orada etin kendisi o kadar ön planda ki, soslar daha çok yemeğe eşlik eden, lezzeti tamamlayan unsurlar olarak görülüyor. Düşünsenize, sadece tuz ve karabiberle marine edilmiş, saatlerce tütsülenmiş bir briske… Benim tattığım en iyi brisketlerden biri, kenarları hafifçe karamelize olmuş, içi sulu sulu, ağzınızda dağılan bir lezzetti.
Kuzey Carolina’ya geçtiğinizde ise bambaşka bir dünya sizi karşılıyor. Burada domuz eti krallığını ilan etmiş durumda ve sirke bazlı soslar ön planda.
Asitli yapısıyla etin zenginliğini dengeleyen bu soslar, özellikle kıyılmış domuz etiyle servis edildiğinde adeta bir şölen yaratıyor. O ekşi-tatlı denge, damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Kansas City’nin Tatlı ve Baharatlı Sosları: Missouri’nin İncisi
Kansas City, barbekü dünyasında sosların kalesi olarak bilinir. Burada tatlı, yoğun ve baharatlı domates bazlı soslar başrolde. Neredeyse her türlü etle uyumlu olan bu soslar, genellikle dana eti, domuz kaburgası ve tavukta kullanılıyor.
Ben Kansas City’de bir barbekü restoranına gittiğimde, masaya farklı farklı sos şişeleri gelmişti. Her birini denemek bile başlı başına bir macera. Kimisi daha tatlı, kimisi daha acı, kimisi isli… Her biri yemeğe farklı bir boyut katıyordu.
Memphis ise domuz kaburgalarıyla ünlü. Kuru rub (baharat karışımı) ile hazırlanan kaburgalar burada çok popüler. Soslar ise genellikle masaya ayrı ayrı geliyor, böylece yemeğin tadını istediğiniz gibi ayarlayabiliyorsunuz.
Benim favorim, kuru rub ile pişmiş, hafif isli kaburgaların üzerine biraz tatlı bir sos dökerek yemek oldu. Bu bölgelerin her biri, barbeküye farklı bir yaklaşım sunarak damak zevkimizi genişletiyor.
Evde Kendi Amerikan Barbeküsü Şöleninizi Yaratın: Başlangıç Rehberi
Doğru Ekipman Seçimi: Barbekü Maceranız Başlasın
Evde Amerikan barbeküsü yapmak gözünüzü korkutmasın. Biraz sabır, doğru ekipman ve birkaç püf noktasıyla siz de harikalar yaratabilirsiniz. İlk olarak, iyi bir barbekü ızgarasına ihtiyacınız var.
Kömürlü mü, gazlı mı yoksa elektrikli mi seçeceğiniz tamamen sizin tercihiniz ve bütçenize kalmış. Ancak gerçek bir “low and slow” deneyimi için tütsüleme yeteneği olan bir kömürlü ızgara veya özel bir smoker (tütsüleyici) edinmenizi şiddetle tavsiye ederim.
Benim favorim, hem kömürlü hem de tütsüleme özelliği olan modeller. Böylece farklı pişirme tekniklerini deneyebiliyorsunuz. Ayrıca et termometresi, keskin bir bıçak ve iyi bir kesme tahtası da olmazsa olmazlarınızdan.
Unutmayın, iyi bir başlangıç, yolun yarısıdır.
Marinasyon ve Rub Hazırlığı: Lezzetin Temelleri
Barbeküde lezzetin anahtarı, etin doğru şekilde hazırlanmasında yatar. Marinasyon ve kuru rub (baharat karışımı) burada devreye giriyor. Marinasyon, etin yumuşamasını ve lezzetlenmesini sağlarken, rublar etin yüzeyinde harika bir kabuk (bark) oluşmasına yardımcı olur.
Benim favori rub tarifim, esmer şeker, kırmızı biber, sarımsak tozu, soğan tozu, tuz, karabiber ve biraz da kimyon içeriyor. Bu karışımı hazırlayıp eti her yerine iyice yedirerek bir gece buzdolabında beklettiğinizde, ertesi gün bambaşka bir lezzetle karşılaşıyorsunuz.
Dana kaburga veya domuz butu gibi büyük et parçaları için bu hazırlık aşaması gerçekten çok önemli. Ayrıca, etinizi pişirmeden önce oda sıcaklığına gelmesini beklemek de eşit pişirme için kritik bir adım.
Acele etmeyin, sabırlı olun ve her aşamanın tadını çıkarın.
| Bölge | Öne Çıkan Et | Öne Çıkan Sos Stili | Tadım Notları |
|---|---|---|---|
| Teksas | Dana Brisket | Kuru Rub (Tuz, Karabiber) | İsli, Etin Kendi Lezzeti Ön Planda |
| Kuzey Carolina | Domuz Eti (Çekilmiş) | Sirke Bazlı | Ekşi, Hafif Acı, Keskin |
| Kansas City | Her Çeşit Et (Kaburga, Brisket) | Tatlı, Baharatlı, Domates Bazlı | Yoğun, Tatlı-Baharatlı Denge |
| Memphis | Domuz Kaburgası | Kuru Rub (Sos Opsiyonel) | Kuru, İsli, Baharatlı |
Mangal Ustalarının Gizli Silahları: Soslar ve Baharatlar
Özel Sosların Sihirli Dokunuşu
Barbekü sosları, tıpkı bir şefin imzası gibidir. Her ustanın kendine özgü bir tarifi, bir sırrı vardır. Kimi tatlı ve yapışkan, kimi acı ve isli, kimi ise ferahlatıcı ve asidiktir.
Ben genelde kendi soslarımı yapmayı tercih ediyorum çünkü damak tadıma en uygun lezzeti ancak bu şekilde yakalayabiliyorum. Birçok hazır sos var elbette ama ev yapımı olanların tadı gerçekten bambaşka oluyor.
Benim favori tarifim, domates salçası, elma sirkesi, esmer şeker, hardal, Worcestershire sosu ve biraz da acı biber sosunu bir araya getirerek pişirmek.
Bu sosu etlerin üzerine son yarım saatte sürdüğünüzde, dışı karamelize olup içi sulu kalıyor. Barbekü sosları, sadece etin lezzetini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda görsel olarak da yemeği zenginleştiriyor.
O parlak, yapışkan doku bile insanı cezbetmeye yetiyor.
Baharat Rub’larının Derinliği: Tat Katmanları Yaratmak

Sadece soslar değil, etlere sürülen kuru baharat karışımları, yani “rub”lar da barbekünün olmazsa olmazı. Bu rub’lar, etin yüzeyinde harika bir kabuk oluştururken, aynı zamanda pişim süresince etin içine işleyen derin tatlar katıyor.
Benim tecrübelerime göre, bir rub ne kadar dengeliyse, etin lezzeti de o kadar iyi oluyor. Tuz, karabiber, sarımsak tozu ve kırmızı biber gibi temel baharatların yanı sıra, kimyon, kekik, pul biber gibi eklemelerle de farklı profiller yaratabilirsiniz.
Önemli olan, etin türüne ve kendi damak zevkinize uygun bir rub bulmak. Bir keresinde bir arkadaşım, tamamen kendi yarattığı bir rub ile dana kaburga yapmıştı, tadına doyamamıştık.
O rub’ın her bir tanesi, etin içine işleyerek harika bir lezzet patlaması yaşatmıştı. Bu yüzden, kendi rub’ınızı denemekten çekinmeyin, belki de kendi “gizli silahınızı” keşfedersiniz.
Barbekü Partisi Düzenlemek: Dostlarla Lezzeti Paylaşmak
Mükemmel Misafirperverliğin Sırrı
Amerikalılar için barbekü, sadece bir yemek değil, aynı zamanda dostlarla ve aileyle bir araya gelme, sosyalleşme biçimidir. Ben de evimde sık sık barbekü partileri düzenlerim ve her defasında bu anların ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlarım.
Misafirlerinizi iyi ağırlamak, elbette ki lezzetli yemeklerle başlar ama bununla bitmez. Rahat bir ortam, hoş sohbetler ve iyi müzik de olmazsa olmazdır.
Benim için en keyifli anlardan biri, etler pişerken mangalın başında toplanıp sohbet etmek. O an, yemekten çok daha fazlasına dönüşür. Komşularla, arkadaşlarla bir araya gelip günlük hayatın stresinden uzaklaşmak, sıcacık bir atmosferde vakit geçirmek paha biçilmez.
Lezzetli Eşlikçiler ve İçecekler
Bir barbekü partisi sadece etle sınırlı değildir; yanında servis edilen eşlikçiler de en az et kadar önemlidir. Klasik Amerikan barbekü partilerinde patates salatası, coleslaw (lahana salatası), mısır ekmeği ve fırınlanmış fasulye gibi lezzetler mutlaka bulunur.
Ben de genellikle bu klasiklerin yanı sıra, farklı salatalar ve meze çeşitleri de eklemeyi severim. Özellikle acılı bir jalapeño mısır ekmeği, barbekü etlerinin yanında harika gider.
İçecek seçimi de partinin atmosferini tamamlar. Soğuk bir bira, buzlu çay veya ev yapımı limonata, o sıcak barbekü etlerinin yanında adeta bir serinletici görevi görür.
Herkesin damak zevkine uygun bir şeyler bulabileceği zengin bir menü, partiyi unutulmaz kılar.
Denemeden Dönmeyin: Amerika’nın En İyi Barbekü Noktaları
Efsaneleşmiş Mekanlar ve Keşfedilmeyi Bekleyen Cevherler
Eğer bir gün yolunuz Amerika’ya düşerse ve gerçek bir barbekü deneyimi yaşamak isterseniz, gidebileceğiniz birçok efsaneleşmiş mekan var. Teksas’ta Franklin Barbecue, Aaron Franklin’in ellerinden çıkan brisket ile adeta bir tapınak.
Orada bir briske yemek için saatlerce kuyruk beklediğimi bilirim ama inanın bana, her dakikasına değdi. Memphis’te Payne’s Bar-B-Q, eski usul domuz kaburgalarıyla damaklarda iz bırakır.
Kansas City’de Arthur Bryant’s Barbeque, efsanevi sosları ve zengin menüsüyle mutlaka uğramanız gereken yerlerden. Bu mekanlar sadece yemekleriyle değil, aynı zamanda tarihi dokuları ve barbekü kültürünün ruhunu yansıtan atmosferleriyle de öne çıkıyor.
Yerel Tavsiyeler ve Gizli Kalmış Lezzet Durakları
Büyük ve ünlü mekanların yanı sıra, her eyaletin kendine özgü, belki de daha az bilinen ama lezzetiyle dillere destan olmuş küçük barbekü durakları da var.
Benim tavsiyem, gideceğiniz bölgedeki yerel halka sormanız. Onlar size en iyi gizli kalmış cevherleri söyleyeceklerdir. Bir keresinde bir kasabada tesadüfen girdiğim küçük bir barbekücüde hayatımın en iyi tütsülenmiş tavuğunu yemiştim.
Hiçbir listede adı geçmiyordu ama oradaki yerel halkın en favori yeriydi. Bu, bana barbekü kültürünün sadece meşhur isimlerden ibaret olmadığını, her köşe başında bir lezzet hikayesinin saklı olduğunu gösterdi.
Yani Amerika’da barbekü peşindeyseniz, sadece haritalara değil, yerel tavsiyelere de kulak verin. Belki de kendi kişisel barbekü cennetinizi keşfedersiniz.
글을 마치며
Dostlar, bugün Amerikan barbeküsünün o dumana doymuş, lezzet dolu dünyasına harika bir yolculuk yaptık. Benim için bu sadece yemek pişirmek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir araya gelme ve anılar biriktirme şekli. Bu yazı, umarım sizin de içinizde o etlerin usul usul tütsülenirken çıkan o büyülü kokuyu ve tatlı bir duman tadını alma isteğini uyandırmıştır. Unutmayın, iyi yemek sadece midemizi değil, ruhumuzu da besler; hele bir de dostlarla paylaşıldıysa, değmeyin keyfimize!
알아두면 쓸모 있는 정보
1. Doğru Odun Seçimi Hayati Önem Taşır: Barbeküde dumanın lezzeti, kullandığınız odunun türüne göre büyük ölçüde değişir. Benim favorim elma ve meşe ağacı, etlere hafif tatlı ve isli bir aroma katıyorlar. Kiraz ağacı daha meyvemsi bir tat verirken, hikori ise daha yoğun ve dumanlı bir lezzet sunar. Etinizin türüne ve kişisel damak zevkinize göre farklı odunları denemek, kendi “imza” lezzetinizi bulmanın ilk adımıdır. Doğru odun seçimi, yemeğinize katacağınız en önemli sırrınız olabilir.
2. Sıcaklık Kontrolü Sabır İşi: Amerikan barbeküsünde “low and slow” tekniğinin anahtarı, sabit ve düşük sıcaklığı korumaktır. Izgaranızın ya da tütsüleyicinizin iç sıcaklığını sürekli kontrol etmek için güvenilir bir termometre kullanmak şart. Ben genellikle 100-120°C arasında bir sıcaklıkta pişirmeyi tercih ediyorum. Bu aralık, etin yavaşça pişmesini, liflerinin yumuşamasını ve dumanın lezzetini içine tamamen çekmesini sağlıyor. Aceleci davranmak, etinizi kurutmanıza veya istediğiniz o mükemmel dokuyu elde edememenize neden olabilir.
3. Eti Dinlendirmek Lezzeti Katlar: Pişirme işlemi bittikten sonra eti hemen kesmemek çok önemli bir adım. Eti folyoya sarıp bir süre dinlenmeye bırakmak, içindeki suların eşit şekilde dağılmasını ve etin daha sulu kalmasını sağlar. Benim tecrübelerime göre, büyük et parçalarını (brisket gibi) en az 30 dakika, hatta bazen 1-2 saat dinlendirmek, lezzet farkını inanılmaz derecede artırıyor. Bu dinlenme süresi, yemeğinizin son dokunuşudur ve asla atlanmamalıdır.
4. Bölgelere Göre Farklılıkları Keşfetmek: Amerikan barbeküsü sadece tek bir yemek değil, coğrafi olarak farklılaşan zengin bir mutfak kültürüdür. Teksas’ın brisket’i, Kuzey Carolina’nın sirke bazlı domuz etleri, Kansas City’nin tatlı sosları ve Memphis’in kuru rub’lı kaburgaları… Her biri kendi başına bir deneyim sunar. Farklı bölgelerin tariflerini denemek, damak zevkinizi genişletir ve barbeküye olan bakış açınızı zenginleştirir. Ben her zaman yeni lezzetler peşinde koşarım ve bu çeşitlilik beni sürekli heyecanlandırır.
5. Kendi Sosunuzu ve Rub’ınızı Yaratın: Hazır soslar ve baharat karışımları elbette işimizi kolaylaştırır ama kendi tariflerinizi geliştirmek, barbeküye kişisel bir dokunuş katmanın en güzel yoludur. Favori baharatlarınızı karıştırarak kendi rub’ınızı oluşturabilir, domates, sirke veya hardal bazlı soslarınıza kendi yorumunuzu katabilirsiniz. Bu süreç, deneme yanılma yoluyla gerçekleşir ve sonunda sizin için en mükemmel lezzeti bulmanızı sağlar. Unutmayın, en iyi barbekü tarifi, sizin en çok sevdiğinizdir.
Önemli Konulara Genel Bakış
Bugün Amerikan barbeküsünün derinliklerine indik ve gördük ki bu, sadece et pişirmekten çok daha ötesi. Amerikan barbeküsü, zengin bir kültüre, uzun soluklu bir geleneğe ve her biri kendine has lezzetler sunan bölgesel farklılıklara sahip bir tutku. “Low and slow” tekniği, yani düşük ısıda uzun süreli pişirme, etin lokum gibi yumuşacık olmasının ve dumanın o eşsiz aromasını içine çekmesinin sırrı. Pişirme süresince sabır, sıcaklık kontrolü ve doğru odun seçimi, mükemmel bir sonuç elde etmek için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Marinasyonlar, kuru rub’lar ve soslar, etin lezzet katmanlarını derinleştiren sihirli dokunuşlardır. Her bölgenin kendine özgü barbekü stili, bu mutfak yolculuğunu daha da heyecanlı kılıyor; Teksas’ın briske’i, Kuzey Carolina’nın sirke bazlı sosları, Kansas City’nin tatlı ve baharatlı sosları ve Memphis’in kuru rub’lı kaburgaları… Hepsi ayrı bir lezzet şöleni sunuyor. Evde kendi barbekü ziyafetinizi hazırlarken doğru ekipman seçimi ve eti dinlendirme gibi basit ama kritik adımları atlamamak, lezzetin zirvesine ulaşmanızı sağlar. Unutmayın, barbekü bir topluluk yemeğidir; dostlarla ve aileyle bir araya gelmenin, paylaşmanın ve anılar biriktirmenin en lezzetli yollarından biridir. Bu kültürü keşfetmek, damak zevkinizi genişletmekle kalmaz, aynı zamanda size unutulmaz deneyimler de yaşatır.
Sıkça Sorulan Sorular (FAQ) 📖
S: Amerika barbeküsünü bizim mangalımızdan ayıran en temel farklar nelerdir?
C: Ah, bu soruyu ben de kendime çok sordum ilk başlarda! Bizim mangalımızda genellikle yüksek ateşte, hızlıca mühürlenmiş etler ve sebzeler olur, değil mi?
Hani o anlık keyif, dumanı üstünde tüterken hemen yemek. Ama Amerika barbeküsü bambaşka bir felsefe. Orada işin sırrı, “düşük ısıda uzun süre pişirme” denen o efsanevi “low and slow” tekniğinde yatıyor.
Etleri öyle bir saatler boyunca tütsülüyorlar ki, etin içindeki bağ dokular yavaş yavaş jelatine dönüşüyor ve o bildiğimiz lokum kıvamını alıyor. Düşünsene, neredeyse bir gün boyunca pişirdiğin bir etin tadını!
Bir de marinasyon ve özel baharat karışımları var tabii. Biz daha çok tuz, karabiber, pul biber gibi temel şeylerle yetinirken, onlar tatlıdan acıya, ekşiden isli notalara kadar uzanan baharatlarla etlere derinlik katıyorlar.
Kısacası, bizim mangal anlık bir keyifken, Amerika barbeküsü sabır ve ustalığın birleştiği, adeta bir ritüel gibi. Ben şahsen ikisinin de tadına doyamam ama bu “low and slow” tekniğinin verdiği o pamuk gibi dokuya bayılıyorum!
S: O meşhur Amerika barbekü soslarının sırrı ne, evde yapabilir miyiz?
C: İşte geldik işin en lezzetli kısımlarından birine: soslar! Amerika barbeküsünde sosların yeri bambaşka. Sadece etin yanında servis etmekle kalmıyorlar, pişirme esnasında da etlere sürülerek o eşsiz aromayı ve karamelize dış yüzeyi oluşturuyorlar.
“Sırrı ne?” dersen, bence çeşitlilik ve denge! Genelde domates bazlı oluyorlar ama içlerinde pekmez, bal, elma sirkesi, Worcestershire sosu, sarımsak tozu, soğan tozu, hardal ve tabii ki isli paprika gibi bir sürü malzeme var.
Her bölgenin kendine has sosu var; kimi tatlı ve yapış yapış, kimi acı ve sirke bazlı… Benim favorimse o tatlı-ekşi dengesini yakalayan, hafif isli olanlar.
“Evde yapabilir miyiz?” Kesinlikle evet! Hatta ben kendi tariflerimi denemekten büyük keyif alıyorum. İnternette bir sürü tarif bulabilirsin ama küçük bir tüyo: Kendi damak zevkine göre şekerini, sirkesini veya acılığını ayarlamaktan çekinme.
Mesela ben biraz daha bal eklemeyi ve hafif acı biber salçası kullanmayı çok seviyorum, hem de yerel tatlara daha yakın oluyor. Kendi sosunu yapınca etlere sürerken bile ayrı bir keyif alıyorsun, o mutfağa yayılan kokuya bayılıyorum!
S: Amerika barbeküsünde etler nasıl bu kadar yumuşacık oluyor, hangi etleri kullanmalıyız?
C: İşte bu da barbekü ustalarının en çok kafa yorduğu konulardan biri! O etin pamuk gibi dağılmasının ardında yatan asıl sır, aslında etin doğru seçilmesi ve doğru teknikle pişirilmesi.
Amerika barbeküsünde genellikle dana etinin daha yağlı, bol bağ dokulu kısımları tercih edilir. Mesela “brisket” denen dana döş, “pulled pork” için domuz omuzu veya dana kaburga (beef ribs) en popüler seçimlerdir.
Bu etlerin özelliği, uzun ve yavaş pişirme sürecinde içlerindeki kolajenin jelatine dönüşerek eti inanılmaz derecede yumuşak ve lezzetli hale getirmesi.
Yüksek ısıda pişirirseniz kurur ve sertleşirler, ama “low and slow” tekniğiyle, yani ızgara üzerinde değil de daha çok tütsüleme (smoker) yöntemiyle, 10-15 saate kadar pişirilince o lif lif ayrılan, ağızda dağılan kıvama geliyorlar.
Benim tavsiyem, eğer evde deneyecekseniz, iyi mermerleşmiş, yani yağ dokusu etin içine yayılmış bir dana döş veya kaburga seçin. Kasabınızdan “barbeküye uygun et” diye de sorabilirsiniz.
Unutmayın, iyi bir barbekü için iyi et, sabır ve doğru ısı kontrolü olmazsa olmaz! İlk denemede mükemmel olmasa bile pes etmeyin, her deneme sizi bir adım daha ileriye taşıyacaktır.






